25 Nisan 2010 Pazar

karışık

Dediğim gibi yaptım Melborune Centralin bi ucundan diğer ucuna gezemesemde bakındım durdum. Geçti gitti o gün.
En müjdeli haberimi aldım geçen gün kursta. Kuaförlük kursum bu hafta başlıyor inşallah. O kadar inceliyorlarki katılımcı adayları. Kabul etmiyorlar herkesi. Nedeniyse, kendi vatandaşının meslek sahibi olup kuaför salonu belgesine sahip olmasını istiyor. Sponsorlara inanamadım. Devlet birde sponsorlar edinmiş bu kurslara. 600 ila 800 dolar arası makaslardan vericekler ve Tüm make-up malzemeleri de sponsorlar vasıtasıyla edinilecek.
Hımmm dedim bunları duyunca, daha bir başarılı olmalıyım.

Bunların dışında, bugün fish&cips deniyim dedim gravy soslu. boooggkkk igrenç. Gravy sosunu daha once bu kadar kotu yememiştim. Bir kuyruk var dukkanın dışına taşıyor. Aksam yemeği icin millet bunu yiyor. Buranın en meshur en talep gören menusu budur. Cips ustune gravy sos ve yanında balık. Bir daha denemek sole dursun kokusu bile rahatsız edıyor.

Bunun dışında digital slr fotoğraf makınelerıne baktım. Burada malesef kredi kartı kullanılmadığı için biraz sıkıntı oluyor. Haftalık iki ay suresince urunu almadan parasını odeyıp, taksıtınız bıttıgınde urunu alabılyıorsunuz. bole bir seceneginiz var. Bir tane nikon begendim ama biraz daha arastırıcam.
sevgiler

20 Nisan 2010 Salı

Melbourne central



Muhtemelen nasip olursa yarın burda olup karış karış gezincem. Melbourne Centralin içinden geçip myer'da gözlerimi kocaman kocaman açıp hiçbir şeyi kaçırmamaya özen göstercem. Melbourne'un en büyük alışveriş merkezlerinden biri burası. City de olması herşeyin, her markanın orada olması anlamına geliyor. Şimdilerde biz kışa yavaş yavaş giriyo olmamızdan dolayı kışlık sezonu açıldı. Gerçi burda aynı günde dört mevsimi bir arada yaşamak mümkün. O nedenle kışlık-yazlık yorgan-pike kaldırma olayıda olmuyor. Yarın kursum vardı oraya gidemicem. Neyse artık bir günlük mecburi gitmemezlik ettigim icin birseycık olmaz inş. Canım, Starbucks'da oturup, tabiiki dışarı kısmında geleni geçeni izlemek istiyor. Birde dergiciye gidicem. Birkaç dergici var aklınıza gelen hertürlü dergi çeşitlemesi mevcut. Koltuk yada sandalyelere yayılıyorsunuz, yanınızda içeceğinizle iceri girebilirsiniz yada içerden almakta mumkun.ayaklarınızı uzatıp derginizi okuyorsunuz. Yer yoksa bi köşeye sinip kendi kendinize takılabilirsiniz:)tam benlik kimsecikler dokunmuyor..yarın erken kalkmam gerek.

19 Nisan 2010 Pazartesi

Hızlı bir gün

Saat 8 gibi fırladım ayağa. Kursa geç kalmak istemediğimden hızlıca hazırlandım. Neyse bi gittim Center de kimsecikler yok kapıda bekliyorum teşrif etselerde içeri girsek. Hocalardan bitanesi İndian.İlk gelen o oldu. Efendim bu İndian hoca, gezi tutkunu. Eşi ve kendisi ders veriyor ve geziyorlar. Hayatları bundan ibaret. Karavanaları var bunların. Eşide Pakistalı genç hoş bir hatun. Halam kadını görünce demiş bu kadar hoş hatunsun ne iin var snein böyle yaşlı bir adamla diye. Bunlar güzel bir ikili olmuşlar. 3 haftalık tatilde bi kaçtane şehir gezmişler. Buradakiler keyflerine feci düşkün olduklarından kendilerine dönükler. Halamın yan komşusunun babası öldü. Mezarlıkta masa kurdular herkese içki servisi, ve pasta servisi yapıldı. Cenazeden sonrada bara stres atmaya gittiler. Biraz neşelenmek için! imse inanamıcak belki ama bole hayat!
Halam tr'ye gidicegi icin onun biletlerini almaya gittik Glenroy'a. Geçenlerde Burda açıkpazar var orda halam cocuklara turkce seslendi diğer taraftaki çocuk da hafif esmer türk'e benzemiyor ama güldü. Halam tabi kaçırmadı durumu. Sen türkçeyi nerden biliyorsun evlat dedi. Çocuk benim brother öğretti dedi. eee nasıl oluyor bu iş derken çocuk, benim brother Samsunlu, ben onunla beraber çalışıyorum. Turk yemeklerine bayılıyorum diye sardırıp devam etti. eee ne alaka peki??? Sonunda mevzuyu anladık da rahatladık. Bu türk abimiz bu cocuğa krdeşi gibi davranmış. Çocuktatürkçeyi kapmış. Şimdi gelecek ay Tr'ye brother'ı beraber gideim demiş. Buda samsuna gidicek ve müslüman olucakmış. ı'm very happy. musluman olcagım. deyip duruyor. Burda boyle şanslı cocukların hikayerlerine rastlamak mumkun. Tabı ornek muslumanlar sayesinde. Bu ornek muslumanları tebrike etmek lazım.

Pazar'sız Pazar!

Evet gercektende çarşı Pazar'sız oldu bugün. Evde, tüm gün ders çalışan ayrı taraflarda, kitabına gömülü iki insan.! Hava bi garip iki gündür şiddetli bir soğuk olmasına rağmen bugün şansımıza güneşli insanı üzen bir hava vardı. Bi ara dışarı çıktık tabi çok kısa süreli bir gidiş-gelişten ibaretti. Yarın ingilizce kursum başlıyor tatil bitti. saçkesim-makyaj kursu da bu hafta başlıyor! Yoğun ve keyifli bir hafta bekliyor bizi. haydi rastgele

15 Nisan 2010 Perşembe

Herkese Teşekkürler!

Merhaba öncelikle! Ben bu bloğu açarken eşim ve kendime ileride hatırlayamadığım şeyleri okuyup hatırlamak ve heyecanlanmak adına açmıştım. Fakat artık kendimi alamıyorum ve yavaş yavaş takipçi arkadaşlarımı gördükçe heyecanım artmaya başladı. Daha önce hiç kendimi tanıtmadım. Biz yaklaşık 1 yıl öncesine kadar tr de yaşayan yeni evli bir ailydik. Hayatımız güzeldi. Her ikimizinde işi vardı. Çevremiz ailelerimizle birarada gibi aynı sitede yaşıyorduk. Fakat bir gün içimize bir heyecan düştü kapladı heryerimizi. Buraya (australia)gelmeden 1.5 öncesinde bu heyecan yfak adımlarla telaşsızca gelişti. Eşim Tr de özel bir üniversiteye gidiyordu. 3. sınıftaydı. Niyetimiz yatay geçiş yapmaktı.Australia da halam olduğu için ve öncesinde abimde burada eğitim gördüü için bilgi dağarcığımız genişti. Eşim buradaki bir üniversiteye transcriptini gönderdi. Ve üniversitedeki hocalarından kapalı zarftaki mektuplarını, lise notlarını, lise diploma belgesini ve bir çok geçmişine dair belgelerini, ve demoreelini(3d) gönderdi.. Üniversite kabul mektubu inboxa düştüğünde gördükki bursta vermişler. Heyecanımız tırmanışa geçti. Demekki olabilirdi Au'ya yerleşmemiz. Sancılı süreçlerden geçtik. Vize işlemleri çok zorladı bizi. Oluyor-olmuyor gbi git-geller yaşadık. Vize şartları diğer hiçbir ülkeye benzemiyor. Tüm ailenizin mali geçmişine bakılıyor. Biz yeni evli olduğumuz için eşyalarımızda yeniydi. Satılır diye düşünüyorduk çünkü evimizi aylarca araştırarak beğeneek zevkimize göre hep belli isimleri olan mağazalardan dekore etmiştik. Allahtan öyle yapmışız çünkü eşyalarımızı satmamız 15 günü buldu. Gitti gidiyor sitesinden ve cevremizdeki begenenlere eşyalarımızı sattık. En enteresanı da Kervan çeyizden aldığımız masa ve konsolu ve yaptırdığımız sedir takımını Bursadan bir aile aldı. Gittigidiyordan beğenerek bayılarak gecenin 1 inde gelip aldılar.
Eşyalarmızda satıldıktan sonra vizemizi elimize aldığımızda heycan ve endişe biraradaydı. Ailelerimiz arkadaşlarımız havaalanındaydılar. Tabi bir bilinmeyene gitmek karar vermek büyük bir cesaretti. Çevremizdekiler biraz garipsiyorlardı. hatta ben yapamazdım istemezdim neden gitmek istiyorsunuz ki diyenler psikolojimizi etkileselerde biz heyecanımızı söndürmedik. Uçağa bindik eşimle gözgöze geldik. Oldu galiba gidiyoruz dedik. Dubai aktarmalı Emirates havayollarına ait uçakla 16 saat süren yolculuk sonrası Au'ya geldik. 4saat dubaide kaldık ailelerimizle webcam'den görüştük.Aslında birçok ayrıntı var ama geçiyorum oraları. Ben ilk kez alemden bağımsız uzaktaydım eşim ise daha önceden tecrübeli lduğu için o benim kadar heyecanlı değildi. Havaalanında eniştem karşıladı bizi 15 günlük misafirlikten sonra kendi evimiz tuttuk ve yerleştik. İnsan arzulayıp azmettikten sonra Allahu Tealada yardım ettikten sonra hayaller, rüyalar gerçek olabiliyor. İşte bu nedenle bu siteyi kurdum. Fotoğraf makinasına bakıyorum bol bol resimler ekliycem. Sorularınız olursa cevaplandırmaya hazırım
sevgiler

12 Nisan 2010 Pazartesi

Haftasonu

Haftasonunu guzel ve en hızlı skeilde tuketmek için tum hızımızla saat 12 gibi çıktık evden. Epping Plaza Center bize 10 km. uzaklıkta. Yolları tam olarak halaaa bilemediğimiz için navigationı karşımıza taktık kendimizi teslim ettik. Neyse işlerimizi hallettik. Easter ertesi olduğu için mağazalar temizlik adı altında indirim yapıyorlar. Gerçeten asıllı indirim olduğu bir gerçek. Yüzde elli indirim. İnsanı delirtiyor gerçekten. Benim gözüm Blackberry'den galiba Nokıa n97'ye kayıyorum-ki son anda hayır dedim. Buradaki sistem pre paid yani kontorlu hat alıyorsunuz. sim kartı dahil ve içinde 300 dolarlık dakika dahil istediğin bir telefonu alıyorsunuz. veya, 2 yıllık bir plana girip aylık 70 dolar odeyerek hatlı telefon alıyorsunuz.
Örnek;blackberry gold için ayda 70 dolar ödüyor ve 24 ay boyunca plandan çıkamıyorsunuz. Ayrıca telefon için bir ücret ödenmiyor. Daha düşük model alırsanız 20 dolar odersiniz. Yani burda telefona ekstra bir ücret ödemiyor gibisiniz. Şirketin abonesi oluyorsunuz ve 70 dolarlık surenizi geçtiğinizde ücretlendirmeye geçiş yaparakk şirket parayı kazanmış oluyor. N97 yi daha önce incelememiştim nedeniyse Blackberrye olan sadakatimdi.Dokunmatik ekran özelliği ekstradan güzel fakat biraz uzun gibi. Neyse alışverişimizi koşar adımlarla yaptıktan sonra dışarı çıktık 3 kez aynı yeri tavaf ettik. Nedeniyse her zamanki gibi arabayı nereye parkettiğimizi unutuyor dakikalarca dolanıyoruz. Sonunda bulup birdaha unutmuycagız diye söyleniyoruz. Sonrasında karnımız acıktı derken kfc'ye daldık.Kfc Tr de varmıydı hatırlamıyorum. Gravy sos. Un ve et suyundan yapılan cips'lerin üzerine dökülen harika bir sos. Kfc Mc bunun gibi fast food yerleri insanların evi gibi hareket ettikleri umuma açık alanlar. Aslında fast food dukkanları umuma acık olduklarını sanıp aldanıyorlar gibi.Herkes kendi evi sanıyor oraları! Çünkü insanlar plazmanın karşısına geçip yemeklerini yiyorlar. Yerlerken yere düşen cipsler, peçeteler, pipetler tüm yeri kaplıyor. Ama kimin umrundaki!!! Herkes rahatça koltuklarına yayılıp yemeklerini yiyor. burdaki mc'de koltuk var Ve tv var. Gerçekten çok rahat hissettiriyor oranın ortamı. İster sandalyenin tepesinde otur ister masanın. Kimse tepende dikilip seni gözleriyle uyarmıyor! Hızla geçen gün, havanın kararmasıyla son buldu.
Tabi ipad'i unuttum söylemeyi, hergün heyecanla au'ya gelmesini bekliyoruz ipad'in.
Gelsede bir rahatlasak. Hergün sitesine bakıp bakıp ah-vah çekiyoruz!

8 Nisan 2010 Perşembe

4 Nisan 2010 Pazar

Piknik

Sabahın erken saatlerinde kalktık.. Yakın arkadaşlarımızın düzenlediği yaklaşık 10 ailenin katıldığı piknik organizasyonuna davetliydik. Biz davetli olduğumuzdan pek birşey hazırlamadık hazır bişeyler aldık. Bizim evimize yaklaşık 10 km. uzaklıkta oln küçük göletleri olan büyükçe bir piknik alanıydı gittiğimiz yer. Neyse biz erken gittiğimiz için biraz çevreyi turladık göletlerdeki ördeklere takıldık, yürüyüş yaptık derken arkadaşlarımızn olduğu yere gittik ... Yakınlaştım ve gözlerime inanamadım. Herşeyi tüm detaylarıyla çektim. yarın inş. tüm resimler burda olacak. Üç uzun masa yanyana masa örtüleri kırmızı renk üzerine titizlikle yerleştirilmiş. içecekler yaklaşık 30 tane vardır belkide daha fazladır. 4 tepsi revani. 2 büyük çaydanlık 2 adet tüp eşliğinde, 4adet portatif sandalye, Termoslar ve soğutucular içlerinde buz var içecekler içerisinde ve bu soğutucu yalaşık 1 metre büyüklüğünde. Eldivenler var salataları karıştırmak için. Folyo unutulmamış. Portatif masa. Renkli peçeteler. Salatalar ve soslar. Sanırım birkaç çeşit sos vardı. Çekirdek ve cipsler. Et bilmiyorum kaç kiloydu. Sandviç ekmekleri ve lubanistlerin ekmeği olan yağsız dürüm ekmeğine benzer ekmek. Plastik tabaklar; düzler yemek için, çukur olanları etler için ve ayrıca kuçükleri de tatlılar içindi. Bardaklara gelince ince plastikler içecekler için, kalın olanları ise çay içindi. Turşuyu unuttum.
Organize eden abla çok titiz çok düzenli tüm ayrıntıları düşünüp inanılmaz rahat ettirdiler tüm herkesi. Hiçbir esiklik yoktu. İnanılmaz bereketli ve lezzetliydi herşey. Burada et fiatları çok ucuz olduğu için hafta sonları her bahçeden mangal kokuları soluyorsunuz. Etin kilosu 7 dolar ... Koyun 100 dolar. Genelde müslümanlar kendileri kestiriyorlar kasaplara. istedikleri gibi yemeklik yaptırıp dolaplarına atıyorlar....günün yorgunluğu epey kendini hissettidi kapanışı top oynayarak yaptığımızdan biraz yorgun hissediyorum kendimi..bulusmak uzere